VAKİT VARKEN… 22.05.2002
Hayatın koşturmacasın da hep bir şeyleri erteliyoruz.
Ama bazı şeyler vardır ki, ertelenmez.
Çünkü zaman geçer, fırsat kaçar, pişmanlık kalır.
Gelin kendimize bir bakalım…
Yemek saati geldiğinde “Sonra yerim” diyor muyuz?
Uykumuz geldiğinde “Şimdi değil, sabaha kadar ayakta dururum” der miyiz?
Sabah işe gitmeyi erteliyor muyuz?
Çocuğumuzu okula götürmeyi, doktora gitmeyi, faturaları ödemeyi... Bunları erteleyebiliyor muyuz?
Hayır.
Çünkü bunlar hayatın doğal akışı içinde yapılması gerekenlerdir.
Ertelendiğinde zararı olur, düzen bozulur.
Ama iş görev yapmaya geldi mi, bazıları için durum değişiyor.
Özellikle kamu görevi yapanlar için söylüyorum:
Görev ertelenmez.
Sorumluluk beklemez.
Bir işe girmişsen, hele ki devletin sana verdiği bir sorumluluk varsa, o iş zamanında yapılmalıdır.
“Sallabaşı al maaşı” anlayışıyla iş yapanlar, sadece kendine değil, vatandaşa da zarar verir.
İşini geciktiren, öteleyen, savsaklayan kim olursa olsun, sistemin aksamasına katkıda bulunur.
İşini zamanında ve düzgün yapan ise, çevresine de düzen getirir.
Bu yüzden tekrar soralım kendimize:
Bugün yapmam gereken ne var?
Ertelediğim hangi sorumluluğu yerine getirmeliyim?
Ve sadece dünyevi görevleri değil…
Vakit varken pişmanlıklarımızdan, hatalarımızdan vazgeçelim.
Tövbe edelim.
İyi insan olmaya, örnek olmaya gayret edelim.
Zira her şeyin bir zamanı vardır.
Bazı kapılar bir daha açılmaz.
Kalp kırıkları onarılmaz, fırsatlar geri gelmez, ömür geri sarılmaz.
Vakit varken yapılan iş değerlidir.
Vakit geçtikten sonra yapılan her şey eksiktir.
O yüzden…
Vakit varken, görev başına.
Vakit varken, tövbeye.
Vakit varken, örnek olmaya.