.
.
İŞİN DOĞRUSU ŞUDUR;
Son 3 gündür emekli maaşlarına yapılan
% 25'lik zammın şoku devam ediyor.
Muhalif vatandaşların bu maaş zammına tepki koymalarını anlarım.
Adam zaten muhalif.
Elbette ki iktidarın bu tasarrufuna muhalefet edecek ve artışı beğenmeyecektir.
Bu sefer kazın ayağı öyle değil.
2002 yılından bu yana, hiç sektirmeden Reis'in arkasında duran,
15 Temmuz gecesi tank namlularının önüne bedenini koyanlar bu sefer isyan ediyor.
Hafife alınır bir durum değil bu.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana, toplumun % 52'lik kesimi, 3 seçimdir her türlü zorlu ekonomik şartlara rağmen, bir adım geri atmadan, Reis'in arkasında durdu.
Bu sefer durum çok farklı,
Emekliler ya da her seçimde Ak Parti'ye kayıtsız, koşulsuz destek vermiş emekliler, bu sefer cepheden muhalefet ediyorlar.
Bu sefer kimsenin Reis filan dinlediği yok.
Ben, bu işten korkuyorum.
Akıllara şu soru gelebilir:
"Ne oldu İzzet Hoca? Yoksa kulvar mı değiştiriyorsun?
Nedir bu muhalefetin dozu?" Diyenler olabilir.
Allah'a yemin olsun ki, bu Devlet, emekli maaşımın yarısını geri alsa, 50 yıldır şaşmadan devam ettirdiğim siyasi çizgimden zerre sapma olmaz.
Benim derdim, kendim ve ailem değil.
2002 seçimlerinden bu yana, her türlü ekonomik imkansızlıklara rağmen, kar kış demeden partisi ve davasının peşinde koşan, tuttuğu partisini ve liderini zaferden zafere koşturan bu seçmenin gönlü ciddi manada kırık.
Bence haklılar.
Ak Parti'nin temel seçmeni, Milli Görüş seçmenidir.
Çoğunluk seçmen onlar değildir de, temel seçmen onlardır.
Milli Görüş'ün insan havuzu İmam-Hatip Liseleridir.
Bugünde onlardır.
Bende o okuldan mezunum.
Son 30 yıldan fazla zamandır Adapazarı İmam-Hatip Lisesi mezunlar gününe katılırım.
Orada 50-55 yıldır tanıdığım arkadaşlarımla buluşurum.
Geriye çekilir, kalabalığı dikkatle izlerim.
İçlerinde sınıf atlamış, anormal zenginleşmiş tek kişi yoktur.
21 yıllık Ak Parti iktidarına rağmen yoktur.
Kılık kıyafetler 20-30 yıl önce ne ise, şimdi aynıdır.
Okul bahçesine bir tane lüks araba yoktur.
Zaten olsa, anında fark edilir.
İmam-Hatip mezunundan ne olur?
İmam olur,
Müezzin olur,
Din dersi öğretmeni olur,
Müftü olur,
Vaiz olur.
Bunlar, zenginleşmeye, sınıf atlamaya yeter mi?
Elbette ki yetmez.
İçlerinde benim gibi, Ali İnci gibi ticarete atılmış, mütevazi de olsa birikim sahibi olmuş insan sayısı, bir elin parmaklarını geçmez.
Birkaç yıldır bir grup arkadaş, eski Milli Görüşçüler adında bir Whatsapp grubu yapmışlar.
Beni de dahil etmişler.
Bu grup, arada bir yemekli toplantılar yapar.
Müsait olduğumda bu toplantılara katılırım.
İçlerinde Milli Nizam'dan, Milli Selamet'ten dostlar var.
Bu arkadaşları gördükçe, gözlerim yaşarır.
50 yıl önceki halleri ne ise, şimdiki halleri de aynen öyle.
Çoğu işçi emeklisi.
Bir kısmı esnaflıktan emekli.
Çoğunun çok ciddi sağlık sorunları var.
Ayaklarını sürüyerek yürüyorlar.
Hiç kimsenin de halinden şikayeti yok.
Vakar ve imani asalet, tam da yerli yerinde.
15 Temmuz akşamı Boğaz Köprüsünde mitralyöz ateşi ile ikiye biçilip, boğaz sularına gömülen mücahidler, mücahidelerdir onlardır.
Hah işte!
Şimdi onların gönlü kırık.
Vallahide, billahi de maaşlarına yeterli zam alamamış olmalarından değildir kırıklıkları.
Bakın,
Kırıklığın esas sebebini anlatayım sizlere;
Hükümet, geçen hafta Neclis'e memurlara bir maaş artışı kanun tasarısı getirdi.
Tasarının içinde emekli yok.
Hükümet, seçimlerden önce "En düşük emekli maaşı 22 bin lira olacak" söz vermişti.
Sözünü yerine getirmek için kanun tasarısını Meclis'e getirdi.
Bütün zamları yaptı.
Yetmedi,
Seyyanen bir 8077 lira daha koydu üstüne.
İşte!
Bu "Seyyanen" lafına taktı emekli.
Demek ki verilebiliyormuş.
Emekli de büyük beklenti içine girdi.
8 bin lira olmasa da, 4 bin lira olur herhalde diye düşündü.
Size yeminle söylüyorum, maaş zammına ilave olarak 2 bin lira "Seyyanen" zam verseydi hükümet, buna dahi fiiti emekli.
İşin doğrusu,
Asgari memur maaşının 22 bin lira olması, çok yüksek bir zam.
Hükümet, lafına boğuldu.
Bütçe imkanlarının bu kadar büyük bir zammı kaldıramayacağını ben biliyorum.
Zammın asgarisi 22 bin lira.
Azamisi 50 bin lirayı aşıyor.
Emekli buna takık işte.
Ben, tam 30 yıl, 9 bin iş günü prim ödedim, 7600 lira emekli maaşı alıyorum.
Hanım, 15 yılda 5 bin gün prim ödedi.
7500 lira maaş alıyor.
Dengeler tamamen bozuldu.
Hükümet, seçim kaygısı ile her şeyi tükaş etti.
Önümüzdeki hafta tasarı Meclis'te görüşülürken, bir gönül alma operasyonu bekliyoruz Reis'ten.
Yerel seçimler arifesinde bu tasarruf mutlaka yapılmalı.
Aksi takdirde, ne benim bu sütunlarda yazı yazma şevkim kalır, ne de beni okuyacak taraftar kalır.
Pandeminin ekonomimizi ne hale getirdiğini bir iktisatçı olarak, çok iyi biliyorum.
Rusya-Ukrayna Savaşının bize maliyetini çok iyi biliyorum.
11 ilimizde meydana gelen depremin yarattığı yıkımında farkındayım.
Ayrıca Hükümet bu seçimleri kazanmak için müthiş bir seçim ekonomisi uyguladı.
Çokta iyi yaptı.
Ben, Sayın Cumhurbaşkanı seçim ekonomisi uygulamaz diye korkuyordum.
Her şeyin farkındayım.
Özellikle deprem yaralarının sarılması için temel mal ve hizmetlere katlamalı zam yapılmasına da itirazım yoktur.
Faturayı milletimle birlikte ödeyeceğiz.
Bütün mesele şu "SEYYANEN" lafında gizli.