YILAN, DELİĞİNDEN BAŞINI ÇIKARDI
Başını Enver Bey ve Talat Bey'in çektiği 23 Ocak 1913 günü yapılan Bab-ı Ali baskını ile millete ait olan iktidar zorla el değiştirdi.
İttihatçıların tamamına yakını masondu.
Kahir ekseriyyeti Türk değildi.
Bu güruh, zorla ele geçirdikleri bu iktidarı yüz yıl boyunca bırakmak istemediler.
Aslında Türkiye'deki siyasi kavgaların özü esası budur.
Namlu gücü ile elde edilen iktidar, avamın tercihleri ile devredilmeli midir?
Yoksa avama karşı direnilmeli midir?
Türkiye ahalisi, tarihin hiçbir döneminde bu seçkinci sınıfa özgür iradesi ile iktidarı teslim etmemiştir.
Çoğu zaman darbelerle, bazen de ince ayak oyunları ile siyasi iktidar geçici olarak el değiştirmiştir.
1960 darbesi ile idam edilen rahmetli Başbakan Adnan Menderes, inançlı bir insandı.
Ezan-ı Muhammedi'nin orijinal şekle döndürülmesi, onun siyasi iradesi ile mümkün olabilmiştir.
Ezan, müthiş bir karşı devrimdir.
Kemalist oligarşinin ilk yenilgisidir ezan.
2. yenilgi nedir diye soracak olursanız, hemen söyleyeyim;
Hanedan mensubu hanımların anavatana yeniden getirilişidir.
İnsanoğlunun yeryüzünde gördüğü en muhteşem devleti olan bir Türk İmparatorluğunun Hanedan mensuplarının eşleri ve anneleri yurtdışına gönderilip, bulundukları ülkelerde tuvalet bekçiliği, bulaşıkçılık yaptırılmasının önüne geçmeye gayret etmiştir Adnan Menderes.
Osmanlı, tarihteki en büyük ve en yüce Türk Hakanlığıdır.
623 yıl hüküm sürmüştür.
Önü ve arkası yoktur.
Son 60 yıldır hep düşünürüm,
Bu yüce Türk Hakanlığına düşmanlığın ve kinin nedeni nedir?
Cevabını bulamadım.
1960 darbesine katılanlardan bir tanesinden kulaklarımla dinlemiştim;
Menderes'in ipe gitmesinde çok önemli iki neden buydu.
Cumhuriyet'in son Başbakan'larından 5 tanesi Zahit Kotku Hazretlerinin talebesidir.
Süleyman Demirel,
Turgut Özal,
Necmettin Erbakan,
Abdullah Gül,
Ve Recep Tayyip Erdoğan.
Bu 5 isimde de Zahit Kotku Hazretlerinin emeği vardır.
Bu 5 isimde İskenderpaşa Cemaatine mensuptur.
Bunlardan Süleyman Demirel ismine burun kıvıranlar olabilir.
Hiç kaale almam,
Güler ve geçerim.
Bakın niye güler ve geçerim?
Rahmetli Menderes, aleni olarak camiye gidip, namaz kılmıyordu.
Meğer ki Başbakan olduğu yıllarda ve İstanbul'da olduğu vakitler, Eyüp Sultan Camiine gidip, sabah namazlarını kılıyormıuş.
Şahitleri var.
İdam edilmeden önce abdest alıp, 2 rekat namaz kıldığı zaten biliniyor.
Din düşmanlığını geldiği noktayı görüyor musunuz?
Başbakan, korktuğu için namaz kılamıyor.
Başbakan Adnan Menderes idam edilince, 1965 yılında Başbakan olan Süleyman Demirel'inde Zahit Kotku Hazretlerinin talebesi olduğunu söylemiştik.
Necmettin Erbakan ile, Özal kardeşler ile sohbetlere katıldığı, toplu namazlar kılındığı biliniyor.
Süleyman Demirel'in hakkı yeniliyor.
O yıllarda en fazla İmam-Hatip Lisesi ve Yüksek İslam Enstitüsü onun döneminde açıldı.
Zaman zaman Süleyman Demirel'e sorarlar;
Şunu niçin yapmadın,?
Bu konuda niçin irade göstermedin?
Demirel, makam masasının üzerinde çerçeveli fotoğrafı gösterir.
Fotoğrafta, şehit Başbakan Adnan Menderes'in elleri arkadan kelepçeli idama yürürken ki fotoğrafı var.
Hikaye budur işte.
28 Şubattaki duruşu dahi bu korkunun eseridir.
İTÜ'nün 3 efsane ismi;
İnşaat Yüksek Mühendisi Süleyman Demirel,
Makina Yüksek Mühendisi Necmettin Erbakan,
Elektrik Yüksek Mühendisi Turgut Özal sırasıyla Başbakan oldular.
İTÜ oldu olalı, böyle muhteşem mezunlar vermedi.
Çünkü onların manevi dünyalarını tahkim eden bir Zahit Kotku vardı.
Demirel, korkutularak, teslim alındı.
Özal, zehirlenerek, öldürüldü.
Erbakan'a hakim sınıf 8 ay dayanabildi.
Bu muhteşem 3'lü meydandan çekildikten sonra, er meydanına Rizeli bir kayıkçının oğlu çıktı.
Gerçi onlar kadar tahsili yoktu.
Tam bir varoş çocuğu idi.
Ama gözü çok pekti.
Geçmişte Devlet büyüklerinin başlarına neler geldiğini çok iyi biliyordu.
Ancak bu Rizeli kayıkçının oğlu vuruşmayı da çok iyi biliyordu.
Vuruşmadan, bedel ödemeden hakim güçlerin elinden iktidarı almanın imkansızlığını da çok iyi biliyordu.
Çok darlandığı anlarda, kudretli generallere "Kes ulan!" dediği de olmuştu.
Bu topraklarda iktidar olmak, iktidarını sürdürmek çok zor zenaat idi.
Türk Cihan İmparatoru, batılıların Muhteşem Süleyman dedikleri Kanuni Sultan Süleyman dahi çok zorluklar yaşamıştır.
Bazen kıl payı iktidarda kalmıştır.
Son 23 yıldır aslında tehditlere alışkındık zaten.
Özellikle fetö'den aldığımız tehditler diz boyu idi.
31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra tehditler şekil ve boyut değiştirdi.
Geçmişteki tehditlerde ana muhalefet partisi biraz 2. plandaydı.
Şimdi onlar öne geçtiler.
Aslında geleneksel CHP'liler kimseyi tehdit etmiyor.
CHP'nin ardına gizlenen her türlü ihanet odağı, başta fetö olmak üzere her türlü ihanet artığı, yılanın deliğinden kafasını çıkarırcasına, tehditlere başladılar.
"Seçimler yaklaşıyor. Görürsünüz siz seçimlerden sonra. Kaçacak delik arayacaksınız"
Benzeri tehditler.
Fetö'den alışmıştık bu tehditlere.
Şimdi fetö'nün siyasi ortakları da başladı ötmeye.
Önceki gün Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı aleni tehdide bakarmısınız?
"Bana İstinafta ceza verirseniz, bu hükümet Yargıtaydaki karar sonucunu göremez"
Bu tehdidin babasıdır beyler babası.
Önceki gün Ankara'da bir kısım Hap Okulu mezunun kılıç sallaması, yılanın delikten baş göstermesinin ağa babasıdır.
Bu yazdıklarımı bir kenara not edin.
İleride lazım olur.
Bakalım sandık günü gelende, bu millet ancak yüz yılda sahip olduklarını bir kalemde silecek mi?