AKIL ALIR GİBİ DEĞİL
Günlerdir Türkiye kamuoyunun hayretle izlediği gibi bende hayretle izliyorum.
Başta Galatasaray eski Teknik Direktörü Fatih Terim ve eski yeni Galatasaraylı futbolcuların etrafında dönen fon rezaletini medyadan takip ediyorum.
Bir ticari bankanın İstanbul-Yeşilyurt Şube Müdürü Seçil Erzan'ın kurguladığı söylenen sözde fon olayları, Galatasaraylı futbolcular etrafında dönmekte.
Şimdilik 50 milyon dolar civarında bir rakam konuşuluyor.
Yarın daha ne çıkacağı belli değil.
Bu Galatasaray camiasına ne oluyor anlamış değilim.
Fetö söz konusu oluyor,
Galatasaray'ın Türk kökenli futbolcularının neredeyse tamamı orada,
Hatta malzemecisine kadar.
Fon sahtekarlığı var,
Yine Galatasaraylı futbol adamları orada.
Bu işlerin içinde niçin Beşiktaşlılar, Fenerbahçeliler yokta sadece Galatasaraylılar var?
Samimi söylüyorum anlamış değilim.
Futbolda bu kadar şöhret olmuş, milyonlarca dolar para kazanmış adamlarda biraz zeka olmalı değil mi?
Adamlar, çocukların yapmayacağı işleri yapmışlar.
Milyonlarca dolar paraları valizlere doldurarak, gayrı resmi yoldan bir şube müdürüne teslim etmişler,
Bire beş, bire on kazanmak hayali ile.
Bu olay patlayınca, üniversite öğrencilik yılları hatırıma geldi.
Bakın ne yaşadım size anlatayım;
Ankara'da Hacettepe Üniversitesi'nde o zamanki adı Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi olan, şimdiki adı İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi son sınıftayız.
Bir ay sonra mezun olacağız.
Öğlen yemeği sonrası Fakülte binası önünde arkadaşlarla sohbet ediyoruz.
Benimle aynı sınıfta okuyan İstanbullu bir arkadaş var.
Gerçek ismini burada yazmayacağım, yazılarımı o ve diğer sınıf arkadaşlarımda okuyor.
Mahcup olmasın diye.
Yıl: 1980
Türkiye'de bir Banker Kastelli efsanesi var.
Kendini Borsa Bankeri diye tanıtıyor.
O yıllarda Borsa kanunu yok.
Resmen tefeci faizi ile milletten para topluyor.
Sınıf arkadaşım, adına Ali diyelim,
Hararetle bize anlatıyor;
"İstanbul Şişli'de bir dairemiz vardı. Bir milyon liraya sattık, parasını Banker Kastelli'ye yatırdık,
Ayda yüz bin lira faiz alıyoruz"
Devlet memurunun ayda bin lira maaş aldığı bir devirde Banker Kastelli bir milyon liraya ayda yüz bin lira faiz veriyor.
Arkadaşım Ali'ye dedim ki;
"Bir ay sonra bu Üniversite'den iktisatçı olarak mezun olacaksın.
Hazırlık sınıfı dahil bu Fakültede tam 5 yıl okudun.
Bu üniversite sana hiç mi bir şey vermedi?"
Arkadaşıma kelime kelime bunları söyledim.
Yapılan işin bir tefecilik faaliyeti olduğunu, resmi kanallardan yürüyen bir borsa faaliyeti olmadığını o genç aklımla biliyordum.
Zaten Banker Kastelli milleti trilyonlarca lira dolandırarak, yurtdışına kaçtı, sonra ülkeye getirildi, hapse girdi, sonra kafasına sıktı kurşunu intihar etti.
Bizim Alilerin Şişli'deki dairede gitti.
Hatırlarsınız,
Uzan ailesinin bir İmar Bankası, bir de Ada Bank'ı vardı.
Televizyonlarda sabahtan akşama kadar reklam yayınlıyorlar;
"Dolarınıza markınıza en yüksek faizi biz veriyoruz"
Uzanlar, Dolara, Mark'a % 25-% 30 faiz veriyordu.
Böyle bir faiz oranı dünyanın hiçbir ülkesinde yoktu.
Lastik bir şekilde patlayacaktı ve patladı da nitekim.
Bedelini Türk halkı ödedi.
Cebinde bu kadar parası olanın mutlaka belli seviyesi de zekası da olmalı değil mi?
Haksız yere para kazanma hırsı insanlara ne hatalar yaptırıyor.
Seçil Erzan'a para kaptıran futbol adamlarına Türkiye halkı "Oh olsun" çekiyor.
Haklı değiller mi?