KIYMETLİ FENERBAHÇELİ DOSTLARIM,
Dün yarıda kalan kupa maçı sonrası bu sütunlarda bazı paylaşımlarda bulundum.
Haliyle bu paylaşımlarım bazı Fenerbahçeli dostları üzmüş.
Söz başında hemen ifade edeyim ki,
Ne Fenerbahçe'nin, ne de diğer takımlarımızın kurumsal kimliği hakkında tek satır incitici bir söz sarf etmem.
Benim tabiatıma aykırıdır bu davranış.
Fenerbahçe, Türk Futbolunun amiral gemisi bir takımdır.
Milyonlarca taraftarı var.
Ben hariç, aile bireylerimin tamamı Fenerbahçeli.
Fenerbahçe'ye hakaret sayılacak bir sözü nasıl ifade edebilirim?
Fenerbahçe'nin kurumsal kimliğinden bağımsız olarak,
Eleştirdiğim kişi Fenerbahçe'nin şu andaki Başkanı Ali Koç'tur.
Bunda da çok haklı gerekçelerim var.
Sayın Ali Koç, sanki bir Futbol Kulübü Başkanı değil de, bir siyasi parti başkanı gibi iş yürütüyor.
Sayın Ali Koç'un ortağı olduğu Koç Holding bünyesinde tam yüz bini aşkın çalışanı barındırıyor.
Türkiye'nin en büyük şirketi.
Bayi ağı hariç, çalıştırdığı insan sayısı yüz bin kişiyi aşıyor.
Bu kadar sorumluluğu olan, Bu kadar insan çalıştıran bir şirketin sahibi nasıl olurda Kulüp Başkanı olur?
Daha ilk başkan seçildiğinde çok şaşırmıştım.
Geçmişte bana defalarca siyaset yapmam teklif edildiğinde, işimdeki sorumluluğum gereği kabul etmemiştim.
Siyasete zaman harcasaydım, şu anda patlak lastiktim.
Ali Koç'un bir kuyruk acısı var.
Hikaye Altay Tanklarına dayanıyor.
Vaktiyle Koç Ailesi, Altay Tanklarının yapımı için 7 milyar dolar teklif verdi.
Aynı işi BMC Şirketi 3.5 milyar dolara aldı.
7 milyar dolar çok büyük bir para.
Eski devirlerde olsa, bu iş Koç Ailesine verilirdi.
Bu sefer verilmedi.
Bunun üzerine Koç Ailesi, Fenerbahçe'yi de kullanarak, siyasi iktidara örtülü savaş açtı.
Eleştirdiğim konu, bu konudur.
Sayın Ali Koç, Fenerbahçe'nin başına geldiğinden bu yana, elle tutulur hiçbir sportif başarısı yoktur.
Devasa bütçeli sporcu transferlerine rağmen.
Sanki Ali Koç'un aklı başka yerlerde.
Zaman zaman Fenerbahçe'nin hakkının yendiği olmuştur.
Süper ligde kimlerin hakkı yenmiyor ki?
Futbolu bilenler, çok iyi hatırlarlar,
2003-2004 sezonuydu.
Samsun'da bir Samsun Spor -Beşiktaş maçı oynanıyor.
Karlı da bir hava.
Beşiktaş, açık ara lig lideri.
Takımın başında tecrübeli Lucescu var.
Herkes Beşiktaş'ın şampiyon olacağını düşünüyor.
Kasıntı hakem Cem Papila, önce futbolcuları kışkırttı, tahrik etti, ardından 5 futbolcuya kırmızı kart gösterdi.
Beşiktaş dağıldı ve bir daha toparlanamadı.
Antrenör Lucescu'da ülkesine döndü.
Böyle bir olay Fenerbahçe'nin başına gelse, Ali Koç kim bilir neler yapardı.
Çok kıymetli dostlar!
Profesyonel futbol, bir eğlencedir.
Tıpkı sinema gibi,
Tıpkı bir tiyatro oyunu gibi,
Tıpkı mahalle kahvesinde pişpirik oynamak gibi profesyonel futbolda sadece bir oyun ve eğlencedir.
Kulüpler birbirinin hasmı değil, sadece rakibidir.
Takımımız kazanınca, seviniriz,
Kaybedince, üzülürüz.
Hepsi bu.
Profesyonel futbolcu, sahaya sadece para kazanmak, birazda seni eğlendirmek için çıkar.
Teknik heyet bu işi sadece para kazanmak için yapar.
Kulüp yöneticileri de şan şöhret kazanmak için yapar.
Paradan bile daha değerli.
Peki,
Bize ne oluyor?
Herkes cukkanın peşindeyken, bize ne oluyor Allah aşkına?
Fenerbahçe Kulübün başındaki şahıs, bu süreçleri doğru yönetemiyor.
Egoları ile Kulübe zarar veriyor.
Fenerbahçe'nin başına Aziz Yıldırım gibi bir Başkan gelmeli.
Sporu ve futbolu çok iyi bilmeli.
Fenerbahçe bizim için çok değerli.