PKK SİLAH BIRAKMA KARARI ALDI
PEKİ, BUNDAN SONRA NE OLUR?
Kıymetli dostlarım,
Sizlerin de bildiği üzere, sağ gözümden ciddi sorunlar yaşıyorum.
Bir dizi ameliyat olduk ama istediğimiz sonuç çıkmadı.
Sağ gözüm % 20'ler seviyesinde görüyor.
Bu nedenle rahatlıkla yazı yazamıyorum.
Beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.
Yazılarımda ciddi imla hataları olursa, sırf bu nedenledir.
PKK'nın silah bırakma kararı, tarihi bir adımdır.
Daha açık ifade ile yüz yılın kararıdır.
Bu kararı eğip, bükmeye, kendi siyasal çıkarları yönünde yorumlamaya hiç gerek yoktur.
Kıymetli dostlarım,
Bendeniz, bu konuda söz söylemeye, fikir ortaya koymaya, kendimi hak sahibi sayıyorum. Beni çok yakından tanıyanlar çok iyi bilir ki,
1970'li yıllarda PKK türevi örgütlerle göğüs, göğüse, namlu namluya kavga etmiş birisiyim.
Bu kavgalarda çok yakın arkadaşlarını toprağa vermiş bir kişiyim.
Bölücü, yıkıcı, mezhepçi her türlü örgüte karşı kavga ederken, kanımı akıtmış bir Türk evladıyım.
Öncelikle bu konularda benim konuşma hakkım var.
Bu örgütleri bütün fraksiyonları ile tanırım.,
Hayat, bu konuda beni çok yordu.
Dolayısı ile Türkiye'de barışın tesis edilmesi ile ilgili atılan bütün adımları destekledim.
Bundan sonrada Devletimin attığı tüm adımları sonuna kadar destekleyeceğim.
Bu satırların yazarı, iki tane kuzenini Güney Doğu'daki çatışmalarda şehit verdi.
Hani şehit yakınları ne der? Diye bir soru soruluyor ya,
Onlardan birisi de benim.
Kuzenim Cemil Dönmez ile dayımın torunu
Yunus Aktaş, bu mücadelede şehit düştü.
Konuşması gereken kişilerden birisi de benim.
Bu coğrafyada irili ufaklı tam 30'un üzerinde Kürt ayaklanması oldu.
PKK'ya kadar yüz bin kişinin üzerinde insan kaybı oldu.
1984 yılında başlayan PKK kalkışmasında ise 70 bini aşkın örgüt
Mensubu telef oldu.
Asker, Polis, Korucu, Memur, Sivil Vatandaş olmak üzere
20 bini aşkın şehit verdik.
Yani 90 bini aşkın kayıp var.
Benim PKK terör örgütüne olan bakışım hiçbir şekilde değişmedi.
PKK, vatan haini, bölücü bir terör örgütüdür.
Burada herkesle anlaşalım.
Terörün birde mali boyutu var.
Yapılan hesaplamalara göre 2.5 trilyon dolar gibi bir maliyet var bu Devlete.
Kaybedilen genç insan envanterinin de maliyetini düşünecek olursak, daha fazla trilyonlar kaybettik.
Bu işin bir şekilde bitmesi gerek.
Benim Devletim, Oslo sürecinden başlayarak, PKK'yı emperyal ülkelerin kucağından alıp, bir anlaşma yapmaya zorladı.
Koskoca İngiltere, 1.5 milyonluk Kuzey İrlanda'da süngü ile bu işi bitiremedi, en sonunda masaya oturarak sorunu çözdü.
Dünyanın birçok ülkesinde benzer sorunlar böyle çözüldü.
Peki,
PKK'yı silah bırakmaya hangi şartlar mecbur etti?
PKK, ilk kuruluş yıllarında Türkiye'nin elinden bir kısım topraklarını silah gücü ile alarak, orada Stalinist bir Devlet kurmak istedi.
Bunu başaramayınca, bölgesel Otonomi istedi.
Türkiye'nin bir kısım topraklarında Kuzey Irak benzeri bir otonomi.
Kendi silahlı gücü ile, Kürtçenin resmi dil olduğu bir otonom yapılanma.
Yüce Türk Devleti, bu taleplerin hiçbirine olur vermedi.
Mücadeleyi sonuna kadar yürüttü.
PKK, Türkiye'de bitirildi.
Kuzey Irak'ta marijilanize edildi.
Örgütün elinde bir tek Kuzey Suriye kaldı.
Bu Devlet, örgüte dedi ki "Kuzey Suriye'den çekil.
Şayet çekilmezsen, seni orada imha ederim.