TAYYİP ERDOĞAN, TÜRKİYE'DE HALA TEK SİYASİ LİDERDİR
Son iki ayda döviz fiyatlarında ölçüsüz yükseliş, hem genel olarak toplumun, özellikle Ak Partililerin moralini fena halde bozmuştu.
Ak Partili seçmende şöyle bir ruh halini çıplak gözle görmeye başlamıştım;
"Galiba bu sefer iktidarı kaybedeceğiz"
Yapılan konuşmalar, siyasi yorumlar bu minvaldeydi.
Muhalefet mahallesinde ise heyecan zirvedeydi.
Geliyordu gelecek olan.
O zaman, bu zamandı herhalde.
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayı göze alamayan Sayın Kılıçdardoğlu,
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayı göze alamayan Sayın Kılıçdaroğlu,
Bu sefer Tayyip Erdoğan'ı gözüne kestirmişti.
"Herhalde bu sefer yenerim onu" diye düşünüyordu.
Haksızda sayılmazdı hani.
Dolar uçtukça uçuyordu.
Dolara paralel olarak, fiyatlarda uçuyordu.
Süleyman Demirel dememiş miydi;
"Mutfağın deviremeyeceği iktidar yoktur"
Sanki o günler gelmiş gibiydi.
Kemal Kılıçdaroğlu coştukça coşuyordu.
Geçenlerde Urfa'da bir konuşma yaptı.
Dedi ki Urfalılara;
"Büyükşehir'i bize verin. Urfalı bütün çiftçilere elektrik bedava"
Eyy Kılıçdaroğlu,
Madem bu iş bu kadar goley.
İstanbul sende,
Ankara sende,
İzmir sende,
Eskişehir sende,
Antalya sende,
Adana sende,
Mersin sende,
Elini tutan mı var?
O bölgelerin çiftçisine niçin elektriği bedava vermiyon?
Hiç olmazsa örnek olurdu.
Sakarya bilem sana verirdi.
Kılıçdaroğlu'nun bu kadar uçuk vaatlerine rağmen, hiçbir kamuoyu araştırmasında CHP'nin oylarında milim artış gözükmüyor.
Ama olsun.
Kılıçdaroğlu, sağ yanında yedeğine sözde ülkücü Meral'i almış,
Sol yanına HDP/PKK'yı almış vaziyette.
Kıç tarafına sözde Milli Görüşçü Temel'i almış.
Ak Parti'den kirişi kıranlarda yedekte bekliyor.
Fetö ise Kılıçdaroğlu'nun baş hamisi.
Fetö, yazılı ve görsel bir sürü yayın organını fonluyor.
Sosyal medyada yüzlerce sahte hesap ile muhalefeti destekliyor.
İnsan, "olacak galiba bu iş" diye düşünmeden edemiyor.
İktidar blokunun oyu azalıyor,
Muhalefet takımının oyu hiç artmıyor.
Kararsız seçmen kitlesi % 30'ları bulmuş durumda.
Böylesi ne görüldü, ne de duyuldu.
Bu kadar krize rağmen, muhalefetin oyu zırnık artmıyor.
Meral Akşener, Anadolu turuna çıkıyor, halk her yerde ona tepki koyuyor.
Kemal Kılıçdaroğlu piyasaya çıkıyor, yine tepki.
Ahmet Davutoğlu, tepkiler yüzünden halkın arasına çıkamıyor.
Ali Babacan güya piyasaya çıkıyor.
Vatandaş ona haddini bildiriyor.
"Tayyip Erdoğan olmasa, seni koyun çobanı tutan olmazdı" diyor feraset sahibi vatandaş.
Halbuki eskiden öyle miydi?
Halinden memnun olmayan vatandaş,
Demirel meydanlara inince;
"KURTAR BİZİ BABAAAAAAA" diye nara atıyordu.
Şimdi öyle mi?
Kimse meydanlara çıkıp ta;
"Kurtar bizi Kemal abi"
"Kurtar bizi, Meral abla" demiyor.
Bu işte bir gariplik var.
Derken,
Bir akşam Tayyip Erdoğan ekranlara çıktı ve bir açıklama yaptı;
"Döviz mevduatını TL'ye çeviren vatandaşlarımıza kur garantili TL hesabı" önerdi.
Kuru bir vaatti bu.
İçeriği yoktu.
Önü arkası belli değildi.
Bir gecede Türkiye allak bullak oldu.
Dünya bankacılık ve finans tarihinde böylesi hiç olmamıştı.
Bir gecede vatandaş dövizden TL'ye dönüş yaptı.
Bir kuru söze oldu bütün bunlar.
Dünya finans uzmanlarını dikkatle takip ediyorum.
Yabancı bankacılık ve finans yayınlarını okuyorum.
Hepsi, ağız birliği etmişçesine "Böylesi hiç olmadı" diyorlar.
Dolar 18.5'lardan 11'lere indi.
Euro 21'lerden 12'lere indi.
Bir kuru vaade nasıl itimattır böyle.
Bunun hikayesi mutlaka yazılmalı.
Niçin böyle oldu biliyor musunuz?
Bunun tek bir cevabı var;
"Yaparsa yine Tayyip Erdoğan yapar"
Budur yani,
Sadece budur.
Vatandaş, Tayyip Erdoğan'dan umudunu kesmemiş:
Ona alternatif olabilecek bir lider görememiş.
5 tane benzemezden bir iktidar çıkmayacağının farkında vatandaş.
Vatandaş, Tayyip Erdoğan'ın küçücük bir dokunuşunu beklemiş.
O dokunuş gelince, vatandaşta rahatladı,
Piyasalarda rahatladı.
Eli mahkum, fiyatlarda tepetakla olacaktır.
Sadece biraz sabır.
Vatandaş haksız mı?
Tayyip Erdoğan, 19 yıllık iktidarı boyunca, ülkeyi bir uçtan diğerine imar ve inşa etti.
Otoyollar,
Demiryolları,
Havaalanları,
Köprüler,
Tüneller,
Barajlar.
Türkiye'nin altyapısı nerdeyse tamamlandı.
Bazıları da bitmek üzere.
Türkiye, altyapı konusunda Dünya'nın en gelişmiş ülkeleri ile yarışır vaziyette.
İhracatı 220 milyar dolarları aşmış bir sanayi ülkesi artık Türkiye.
Turizm gelirleri -pandemi hariç- 50 milyar dolarları zorluyor.
Türkiye, ilk 80 yılda savunma sanayiinin yüzde 20'sini üretemezken, şimdi % 80'ini üretiyor.
Bir tık kaldı.
Önümüzdeki 5 yıl içinde kendi uçağını da yapacak.
Oran yüzde yüze çıkacak anlayacağınız.
Dün hayal bile olmayan şeyler oluyor.
Yahu kendi helikopterimizi biz kendimiz yapıyoruz.
Yaptığımız silahlı insansız hava araçları ile dünya konvansiyonel savaş sanayiini çöp haline getirdik.
NATO ülkeleri dahi bizim silahlarımızı almak için sıraya girmiş durumda.
Türkiye, artık silah ithal eden değil, silah ihraç eden bir ülke.
Bize düşmanlık eden Arap ülkeleri dahi hizaya geldi, Bizden silah sistemleri istiyor.
Yeryüzünde nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan 63 ülke var.
Önümüzdeki 5 yıl içinde savunma sanayiinin yüzde yüzünü kendisi üreten tek ülkeyiz biz.
Türkiye, otomobilini kendi üretiyor artık.
Türkiye, kendi uçak gemisini üretiyor.
Türkiye, denizin ortasında doğalgaz ve petrol arıyor.
Nitekim buldu da.
Türkiye, Dünya'daki 63 İslam ülkesi içinde kendi milli aşısını üreten tek ülke.
Dünya'da 9 ülkeden birisi.
Türkiye, enerji açığını kapatmak için nükleer santraller yapıyor.
Yenilenebilir enerji üretimi konusunda dünyadaki öncü ülkelerden birisi.
Sağlık yatırımları konusunda yeryüzünde Türkiye ile rekabet edecek ülke yok maalesef.
Pandemi bize her şeyi gösterdi.
45'er günde biner yataklı hastane yapmanın da yeryüzünde örneği yoktur.
Her türlü iftiraya rağmen,
Her türlü çürütme taktiklerine rağmen,
Vatandaş bunları görüyor.
"Yaparsa, yine o yapar" diyor.
YALAN MI?