SAĞCILAR, DARBELERİ, MUHTIRALARI NİÇİN İPLEMİYOR?
Türkiye, çok partili siyasi sisteme geçtikten sonra, bütün darbe ve muhtıralar, hep sağ iktidarlara karşı yapılmıştır.
1960 darbesiyle Başbakan Adnan Menderes'i deviren darbeciler, Menderes ve iki Bakan arkadaşını idam ettiler.
12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül darbesini askerler sağcı Başbakan Demirel'e karşı yaptılar.
Demirel deyince, bizim bazı arkadaşlar, ağızlarını büzerler şimdi.
Demirel'inde çok siyasi hataları olmuştur elbet.
Hele o meşhur başörtüsü hezeyanı, beni de çok öfkelendirmiştir.
Ancak,
Demirel'inde yaptığı çok önemli hizmetleri olmuştur.
Bir başka yazıda bunları ayrıntılarıyla yazacağım.
Süleyman Demirel'in ne 12 Mart Muhtırasında, ne de 12 Eylül Darbesi döneminde, nokta kadar, virgül kadar kusuru yoktur.
Darbeciler, Amerikan köpeği oldukları için, darbe yaptılar.
Başka hiçbir gerekçesi yoktur.
4 Nisan Muhtırası da aynı şeydir.
Hepsi, istisnasız Amerikan köpeğidir.
Muhtıra metnini dikkatli okuyanlar, satır aralarında bunu görür.
Muhtıracılar içinde CHP üyesi tekaüt bir amiral var.
Adı Türker Ertürk.
Sosyal Medya'da yaptığı konuşmanın videoları yayınlanıyor.
Denyo diyor ki;
"Tayyip Erdoğan'ı biz deviremez isek, başkaları Türkiye'ye müdahale eder"
Dürzü'nün dediğine bakar mısın?
28 Şubat Post Modern darbesinde de rahmetli Erbakan Hoca, kolayca devrildi.
İtiraz bile edemedi.
Hakkını dahi savunamadı.
Bunun iki sebebi var.
Erbakan Hoca, tek başına iktidar değildi.
Koalisyon ortağı Parti'nin milletvekillerinin yarısını asker tehditle istifa ettirdi.
Ayrıca,
Erbakan Hoca'nın kamu bürokrasisinde bir kadrosu yoktu.
Geçenlerde bir ironi mesajı attım.
"Tansu Çiller Dışişleri Bakanı olacak dedim.
Yazdığım şey, tamamen ironiydi.
Bizim cenahtaki zır cahil takımı, ironiyi anlamadı.
Bir sürü eleştirel yorumlar yaptılar.
Beyler,
Muhteremler,
Bizim mahallenin çok şey bildiğini sanan sazanları,
O işler öyle değil.
Eski Başbakan Prof. Dr. Tansu Çiller, 500 tane erkeğe bedel bir hanımefendidir.
Bakın,
O işler şöyle;
O yıllarda, Refah Lideri Necmettin Erbakan'a Parlamento'da hiç kimsenin selam dahi vermediği günlerde, Tansu Çiller, herkese "Hastir" çekerek, Rafah-Yol Hükümetine girdi.
Hem de Başbakanlığı Erbakan Hoca'ya vererek.
Bu Hükümet, Tansu Çiller'inde, partisi Doğru Yol'unda siyasi mevta olmasına neden oldu.
Post Modern darbeyi, Erbakan Hoca ile birlikte yediler.
Tansu Çiller, delikanlının da delikanlısıdır.
Bunu böylece ezberleyin.
Hakkında uydurulan yolsuzluk iddialarının tamamı, yekünü uydurma ve yalandır.
Askerin talimatı ile manşet atan Aydın Doğan ve Dinç Bilgin deyyuslarının katmerli yalanlarıdır bunlar.
Tansu Çiller, 2002'den bu yana Reis Recep Tayyip Erdoğan'ı açıkça destekliyor.
Milim sapma yapmadan ve hiçbir beklentisi olmadan.
Tansu Çiller, 74 yaşında.
Bu ülkede Başbakanlık yapmış ve o yaşa gelmiş bir hanımefendi, Bakanlık yapar mı?
Yaparsa da onur duyarımda.
2002 seçimlerinde Doğruyol Partisi baraj altı kalınca, Tansu Çiller, Genel Başkanlıktan istifa etti.
Yerine gelen Mehmet Ağar, Süleyman Soylu, Hüsamettin Cintonik'in hiçbiri tutmadı.
Doğruyol Partisi'nin bütün İl Başkanları, önce Sakarya'da toplandı,
Buradan İstanbul-Yeniköy'e Çiller'in evine gittiler.
Çiller'in yeniden Genel Başkan olması için.
İl Başkanları, Çiller'e gitmeden önce, mevcut Genel Başkan Hüsamettin Cintonik, bir muhtıra yayınladı.
Tansu Çiller'e demiş oldu ki;
"Partiye Genel Başkan olursan, şunları şunları yapacağına bize garanti ver.
Atatürkçülük, Kemalizm, Ak Parti düşmanlığı vs. vs"
Buna Tansu Çiller'in tarihi bir cevabı vardır;
Özetle,
"Bana vesayet rejimine destek vermemi telkin ediyorsunuz.
Benim vesayet odakları ile işim olmaz.
Haydeyin yolunuza."
Prof. Dr. Tansu Çiller, o günden itibaren, Ak Parti'nin vesayet düzenine karşı verdiği savaşta, daima Reis'in yanında durmuştur.
15 Temmuz sonrası Yenikapı'daki Miting'te kürsüye çıktı ve tarihi bir konuşma yaptı.
Ondan sonrada çizgisini asla değiştirmedi.
Bunları bilin yani.
Şimdi gelelim bu yazının finaline;
Ne dedik yazının başlığında?
Sağcılar niçin muhtıraları, darbeleri iplemiyor?
Hiç düşündünüz mü bunu?
Düşündüyseniz, cevabınız ne oldu?
Bunun birinci sebebi, iktidarın başında Kasımpaşalı, gözü pek bir yiğit adam var.
Hani diyorum ya,
Ülkeye böyleleri yüz yılda bir gelir.
Hatta son zamanlarda biraz abarttım.
300 yılda bir gelir dedim.
Laf olsun diye söylemiyorum bunları.
Türk Siyasi Tarihini Ordinaryüs Profesör düzeyinde biliyorum.
Tevazu yapmama da hiç gerek yok.
Biliyorum işte.
Kendine güvenen var ise, karşıma çıksın.
600 küsur yıllık Osmanlı Tarihinde, 36 Padişah gelmiş geçmiş.
İster sağdan say,
İster soldan say.
FATİH-YAVUZ-KANUNİ.
Dördüncüsü yoktur.
Sultan Abdülhamid dahi, abartıldığı gibi bir Padişah değildir.
Öyle çok cesur bir Padişahta değildir.
Hele diğer Padişahlar, vasat ya da vasatın altındadır.
600 yılda 3 Padişah işte.
Hepi topu bu.
İddia ile, yeminle söylüyorum ki,
Tayyip Erdoğan'ın yerine 2.si gelmeyecektir.
Ondan sonra,
Türkiye, tam bir fetret dönemine girecektir.
Tayyip Erdoğan'dan sonraki 2. neden nedir?
Nedir biliyor musunuz?
Müslümanlar zenginleşti.
Hem de bayağı zenginleşti.
Müslümanlar, çocuklarını okutmaya başladı.
Hem de en kaliteli Üniversitelerde.
Hem de yurtdışında akademik kariyer yapan yüzlercesi var.
Onların içinden Selçuk Bayraktarlar çıktı.
Müslüman işadamlarının yanında, sözde muhtıra veren tekaüt generallerden daha kapasiteli adamlar çalışıyor.
Zengin adam, akıllı adamdır.
Müslümanların zenginleşmesi, çok geç oldu.
Cumhuriyet kurulduğu günden itibaren, bu ülkenin bütün zenginleri, Holding sahipleri, Valisi, Kaymakamı, Generali, Amirali, % 90 oranında Halk Partisi kafasındaydı.
Sağ siyasetin, tarihin hiçbir döneminde, kilit noktalarda adamı olmamıştır.
2 binli yıllara kadar, bu hep böyle olmuştur.
Sağ partilere oy veren halk, yoksuldur, varoş insanıdır.
İş ve yatırım yapamaz.
Çocuklarını okutamaz.
Seçim günü gelende, Halk Partisine karşı kim kuvvetliyse, oyunu ona verir.
Başka işe karışmaz.
Sağcıların, yani Müslümanların zenginliği, birilerini çok rahatsız ediyor.
Bana göre de çok çok geç kalınmış bir iştir bu.
Ekonomik gücü olmayanın, siyasi gücü asla olmaz.
Atatürk'ün çok yakınındaki gazeteci Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı kitabında anlatır.
Cumhuriyet kurulduktan sonra, Vehbi Koç dahil, CHP'nin kodamanları, Ankara'yı parsel parsel satın almışlardır.
Ankara'daki yoksul, cahil Türkmen Seğmenler, işin doğrusunu anlayıncaya kadar, bütün arazileri ellerinden gitmiştir.
Yoksul Türkmen Seğmenler, rantı bilmezler.
Ankara, daha önce hiç Başkent olmamıştı.
O yıllarda Ankara, çorak bir Anadolu kasabasıdır.
Gençlik yıllarında da bir şey çok dikkatimi çekmişti.
İstanbul'dan Ankara'ya kadar, bütün İl ve İlçelerde Petrol Ofisi Bayilikleri, Halk Partili kodamanların elindeydi.
Eskiden benzin bayii ayrı, gaz yağı bayii ayrı olurdu.
Gazyağı satışı, benzin satışından fazla olurdu.
Gazyağı bayileri dahi silme CHP'liydi.
Bütün Türkiye'de durum aynıydı.
Vaktiyle Demokrat Partililerde zenginleşti.
Celal Bayar dahil, Adnan Menderes dahil, bütün Demokrat Partisi kadroları, zaten CHP'den gelmeydi.
Hepsi Halk Partisi zenginiydi.
Onlar için durum değişmemiştir yani.
Bu Demokrat Parti kadrolarının evlatlarından bir halt olmamıştır.
İçlerinden bir tek tanesinin evladı, sağ muhafazakar Dünya'ya ait değildir.
Rahmetli Adnan Menderes'in kendisiyle aynı adı taşıyan torunu Prof. Dr. Adnan Menderes, 31 Mart seçimlerinde İzmir'de CHP'nin adayı Tunç Soyer'i desteklemiştir.
90 yıl boyunca bu halkın kanını, iliğini emen sürüngen zengin taifesi, bu milletin hayrına olacak tek iş yapmamıştır.
Topu birden, gayri milli çizgide olmuşlardır.
Zenginleşmek, kötü bir şey değildir.
Kimseyi takmayın,
İt ürsün, kervanda yürüsün.
Hz. Peygamber'in en yakın dostu, Hz. Ebubekir'dir.
O devirde, Hz. Ebubekir, Arabistan Platosunun en zenginidir.
İslam'ı finanse eden adamın adıdır Hz. Ebubekir.
Her savaşta, İslam Ordularının silah ve mühimmatını o temin etmiştir.
Şuurlu Müslüman olarak, zenginleşmek çok iyi ve çok faydalıdır.
Adapazarı İmam-Hatip'te öğrenciyken, 150 kuruş yol parası bulamadığım için, hafta sonu Akyazı'daki evime gidemedim.
Annemden harçlık alamadım.
Tam bir hafta yatağa aç girdim.
Şimdi Ramazan arifesi ya,
Her yıl olduğu gibi,
Bu yılda arabamın arkasını Ramazan Kolileri ile doldurdum ve dağıttım.
Allah kabul etsin.
Meslek hayatım boyunca, 40 bine yakın yavrumuzun bütün kitap kırtasiye ihtiyacını bedava temin ettim.
Yıllardır yoksul Müslüman ülkelere koliler dolusu yardımlar gönderdim.
Hayatımın hiçbir döneminde kazandığım parayı meyhanede, kerhanede harcamadım elhamdülillah.
Sözün özü,
Müslüman, zengin olmalı.
Müslüman zengin olursa, darbeci, muhtıracı generallerle taşşak geçer.
Yoksul olursa,
Başçavuşlar, onlara hükmeder.